14 Aralık 2015 Pazartesi

Bir Oturuşta Okuyup Bitireceğiniz 29 Klasik Kitap

1. Franz Kafka - Dönüşüm 


Franz Kafka'nın 1915'te yayımlanan Dönüşüm adlı öyküsü, yazarın, anlatım sanatının doruğuna ulaştığı bir eseridir. Küçük burjuva çevrelerindeki yozlaşmış aile ilişkilerini en ince ayrıntılarına kadar irdeleyen bu uzun öykü, aynı zamanda toplumun dayattığı, işlevini çoktan yitirmiş kalıplara bilinç düzeyinde başkaldıran bireyin tragedyasını çarpıcı bir biçimde dile getirir. 

Kitabın Değişim olarak bilinen adının gerçekte Dönüşüm olduğu, ifadesini Ahmet Cemal'in açıklamasında bulur: "Gregor Samsa'nın bir sabah kendini yatağında bir böcek olarak bulması, salt bir değişim değil fakat 'başkalaşım'dır O, insanlığını koruyarak bazı değişiklikler geçirmemiştir; artık farklı bir canlı türü olmuştur."
Bu açıklama, Kafka'nın eserini tanımlarken kullandığı ifadeyle de örtüşür: "Herkes, beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor. Şimdi hayvanlarla ilgili bunca şey yazılmasının nedeni de bu. Özgür ve doğal bir yaşama duyulan özlemin ifadesi. Oysa insanlar için doğal yaşam, insanca yaşamdır. Ama bunu anlamıyorlar. Anlamak istemiyorlar. İnsan gibi yaşamak çok güç, o nedenle hiç olmazsa kurgusal düzeyde bundan kurtulma isteği var... Hayvana geri dönülüyor. Böylesi, insanca yaşamaktan çok daha kolay.
104 Sayfa 
2. John Steinbeck - Fareler ve İnsanlar 
Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan John Steinbeck'in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alır. Steinbeck romanlarında yalın ve keskin bir gerçeklik sunarken yine de her seferinde çarpıcı bir öykü ile çıkar okurunun karşısına. Tarihin bir kesitindeki dramı insani ayrıntıları kaçırmadan sergilerken, "tozpembe olmayan gerçekçi bir umudun" türküsünü dillendirir. Bu nedenle eserleri edebi değerleri kadar güncelliklerini de hiç yitirmemiştir. 
Fareler ve İnsanlar, birbirine zıt karakterdeki iki mevsimlik tarım işçisinin, zeki George Milton ve onun güçlü kuvvetli ama akli dengesi bozuk yoldaşı Lennie Small'un öyküsünü anlatır. Küçük bir toprak satın alıp insanca bir hayat yaşamanın hayalini kuran bu ikilinin öyküsünde dostluk ve dayanışma duygusu önemli bir yer tutar. Steinbeck insanın insanla ilişkisini anlatmakla kalmaz insanın doğayla ve toplumla kurduğu ilişkileri de konu eder bu destansı romanında. Kitabın ismine ilham veren Robert Burns şiirindeki gibi; "En iyi planları farelerin ve insanların / Sıkça ters gider..." 
128 Sayfa 
3. Stefan Zweig - Satranç
Rastlantı sonucu eline geçidiği bir kitapla satrancın inceliklerini öğrenerek bu oyunu bir tutkuya dönüştüren ve giderek bu tutkusu yüzünden beyin hummasına yakalanan Dr. B.'nin öyküsüdür görünüşte Satranç. Ama derinlerde bir veda mektubudur aslında.
Stefan Zweig'ın Brezilya'da sürgündeyken yazdığı ve Şubat 1942'deki intiharından birkaç ay önce tamamladığı Satranç, Avrupa kültürünün nasyonal sosyalist tehlike altında yok oluşuna işaret eder.
Avrupa kültürüne elveda derken yaşama da veda etmeyi seçen Zweig'ın son yapıtı Satranç, gerilimli kurgusu ve kahramanın ruhsal gelgitlerinin işlendiği dokusuyla, kısa ama her bakımdan etkileyici olağanüstü bir uzun öyküdür. 
71 Sayfa 
4. Jose Saramago - Bilinmeyen Adanın Öyküsü
"Bir adam kralın kapısını çalmış ve ona demiş ki, Bana bir tekne ver." 
Bilinmeyen adaların kalmadığına inanılan bir dönemde bilinmeyen ada arama cesaretine sahip bir adamla böyle bir cesareti görüp hayatını değiştirebileceğine inanan bir kadının büyük usta Saramago'nun eşsiz anlatısında edebiyat tarihine geçen yolculukları böyle başlar. Emrah İmre'nin Portekizceden çevirisi ve Birol Bayram'ın desenleriyle okurun minör başyapıtlarından olacaktır Bilinmeyen Adanın Öyküsü. 
"(...) ben bilinmeyen adayı bulmak istiyorum, o adaya ayak bastığımda kim olduğumu öğrenmek istiyorum, Bilmiyor musun ki, Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin, (...)" 
"Saramago görünüşte sade bir öyküyü basit bir dille ve masum karakterlerle aktarıyor; okurlar, hayalperestler ve âşıklar psikolojik, romantik ve toplumsal altmetinleri fark edecektir."
-Publishers Weekly- 
64 Sayfa 
5. Antoine de Saint-Exupery - Küçük Prens
Antoine de Saint-Exupéry tarafından New York’ta bir otel odasında yazılan Küçük Prens yayımlandığı günden bu yana milyonlarca insanın kalbini fethetmeye devam ediyor. Küçük Prens’in yaşadıklarını anlıyor, kırgınlıklarına üzülüyor, söylediklerine hak veriyoruz. Gezegenindeki çiçeğiyle pek anlaşamadığı için biraz uzaklaşmaya karar veren, yolculuğu sırasında Dünya’ya da uğrayan Küçük Prens Sahra Çölü’nde bir pilotla karşılaşır. İşte olan biteni de bu pilot anlatır bize. Kimdir Küçük Prens, neden sürekli sorular sorar, çiçeğiyle neden anlaşamamıştır, gittiği diğer gezegenlerde kimlerle karşılaşmıştır ve neler öğrenmiştir? Bu öyküyü dinlerken Küçük Prens’in yaşadıkları ve öğrendikleri sayesinde hayatımıza tekrar bakıyoruz ve yaşamı anlamlandırmada ‘ne kadar da büyüdüğümüzü” görüyoruz. Küçük Prens’in de dediği gibi “Büyüklere her şeyi açıklamak gerekir zaten.” 
112 Sayfa 
6. Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna 
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum." 
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor. 
164 Sayfa 
7. Hank Moody - Tanrı Hepimizden Nefret Ediyor 
Hank, New York Levitown'un Long Island kısmında dünyaya geldi. Yazarlık serüveninin başlarında pılıyı pırtıyı toplayıp New York City'e yollandı, burada kendisini döndürmek için Blockbuster'da (VHS kaset, oyun kiralama vb. şeylerin olduğu market zinciri) takılacaktı. Aslına bakarsanız Hank'in yeteneği ve zaman içerisinde görücüye çıkan yazıları, kısa sürede edebiyat otoriteleri tarafından da bir kenara not edilmeye başlanmıştı. Hank'in kısa hikayeleri ve sonradan ortalığı karıştıracak olan kitapları, değindiği gerçekçi ve cesur noktalar ile Charles Bukowski paralelinde gidiyordu ve bu, bir kült fenomenini takip eden üslubun Tanrı Hepimizden Nefret Ediyor'da patlamasına yol açtı.
CBGB (Manhattan)'de Karen
Van der Beek ile tanıştı ve çok geçmeden kızları Rebecca da onlara dahil oldu. God Hates Us All'un yayımlanmasının ardından, Karen ve Rebecca, Hank'in dizi üzerinde yaptığı senaryo çalışmaları esnasında Los Angeles'a taşındılar. 
Hank, Californication üzerine düştüğü notların çoğunda, sahip olduğu derin bakış açısını ve başkaraktere-kendisine ait yaşanmışlıkları özenle işlemeyi ihmal etmedi. Bazense, fırlama ve kendinden emin bir aykırının yanında kolaylıkla incinmeye hazır bir adam karşınızdaydı, özellikle Karen ile yaşadığı inişli çıkışlı ilişkiler ve Rebecca'nın bu birlikteliğe kattığı ekstra hassaslık, sabit ve belirleyici olan önemli faktörlerdi. Üzgün, boşluğa doğru nedensizce bakan, tek başına, perişan ve yorgun düşmüş biri, sürekli durduğu köşeden kendisini süzmeye devam etmekteydi. 
Hank aynı zamanda ateşli bir rock tutkunuydu ve bununla ilgili birçok materyali (plak vb.) her fırsatta topluyordu. Warren Zevon kendisi için listenin başında duruyor ve kafasını viskiyle ota verdiğinde arkada mutlaka Zevon dönüyordu. Yazılarını ancak bu şekilde tamamlayabilmekteydi. Ara sıra, yaptığı çalışmalarda Black Sabbath'ın şarkı sözlerine de sırtını dayadığı oluyordu. Evinde bir klasik kabul edilen Gibson Les Paul asılıydı. Dizinin ikinci sezonunda, kendi parasıyla aldığı ilk albüm olan Led Zeppelin II'den gerçekleşen etkilenimleri gözler önüne serdi. İlginç bir şekilde, Hank'in üç romanı da, Amerika'nın Thrash Metal tarihine damga vuran grubu Slayer'ın albüm isimlerine göre şekillendi; bunlar, South of Heaven, Seaons In The Abyss ve God Hates Us All olarak sıralanmıştı.
(Tanıtım Bülteninden) 
176 Sayfa 
8. İhsan Oktay Anar - Puslu Kıtalar Atlası 
Bir "ilk kitap", Türkçe edebiyatta yeni ve pırıltılı bir yazar... "Yeniçeriler kapıyı zorlarken" düşler üstüne düşüncelere dalan Uzun İhsan Efendi, kapı kırıldığında klasik ama hep yeni kalabilen sonuca ulaşmak üzeredir: "Dünya bir düştür. Evet, dünya... Ah! Evet, dünya bir masaldır." Geçmiş üzerine, dünya hali üzerine, düşler ve "puslu kıtalar" üzerine bir roman. Hulki Aktunç'un önsözüyle... 
238 Sayfa
9. Hermann Hesse - Siddhartha
"Genel olarak herkesçe kabullenilmiş Buddha imgesini aşan bir Buddha yaratmak, daha önce eşine rastlanmamış, büyük bir başarıdır. Siddhartha, benim gözümde, Kutsal Kitap'tan kat kat üstün bir ilaçtır..." 20. yüzyılın en büyük romancılarından Henry Miller'a bu sözleri söyleten Siddhartha, 1946 
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Alman yazar Hermann Hesse'nin baş­yapıtıdır. I. Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda insanları yaşamlarını yeniden kurmaya çağıran, Doğu gizemciliğini yücelten Siddhartha, kuşaklar boyunca nerdeyse bir "kutsal kitap" gibi okunmuştur. Siddhartha'da Buddha'nın yaşamının ilk yıllarını şiirsel bir üslupla anlatan Hesse, insanın öz benliğini bularak uygarlığın yerleşik biçimlerinden kurtulmaya çalışmasını işler. "Bu kitapta," der, "tüm dinlerde, insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım." 
152 Sayfa 
10. Sun Tzu - Savaş Sanatı
Sun Zi / Sun Tzu (MÖ 6. yy): Yazarın adı Wade-Giles transkripsiyon sisteminde "Sun Tzu", Pin-Yin transkripsiyon sisteminde "Sun Zi" olarak yazılmaktadır. Doğum ve ölüm tarihi tam olarak bilinmemektedir. Komutan ve düşünür olarak ünlenen Sun Zi'nin Savaş Sanatı adlı eseri insanlık tarihinin en eski ve en fazla araştırılan ve tartışılan strateji eseridir. Bütün dünyada sadece askerlik alanında değil, iş idaresi ve 
kişisel gelişim gibi pek çok alanda da bir strateji klasiği olarak kabul görmüştür. 
80 Sayfa 
11. Dostoyevski - Yeraltından Notlar
"İnsan olmak, gerçek insan, etiyle kemiğiyle insan olmak bile ağır gelir bize. Utanırız bundan, insan olmayı yüzkarası sayarız, benzeri olmayan toplumsal birtakım insanlar olmak için çabalarız. Ölü doğmuş insanlarız biz ve uzun zamandır canlı babaların çocukları değiliz, giderek daha çok hoşlanıyoruz böyle doğmuş olmaktan. Zevk duyuyoruz bundan. Çok yakın bir gelecekte bir şekilde düşüncelerden doğmanın yolunu bulacağız." 
Dostoyevski'nin Gogol etkisinden kurtularak kendi sesiyle verdiği ilk büyük yapıt olan Yeraltından Notlar, Avrupa'daki büyük varoluşçu edebiyatı müjdeleyen bir roman. Kitap, okuruna "yeraltı" diye adlandırdığı bir ruh halinden seslenen kahramanın uzun, çılgınca söyleviyle başlıyor. Ardından, bu ahlakçı, uyumsuz, dürüst kişinin yaşadığı bir aşağılanma olayı anlatılıyor. Yüz elli yıldır okunan gerçek bir başyapıt. 
160 Sayfa 
12. Natalie Babbitt - Ölümsüz Aile 
Issız bir ormanın ortasında, suyundan içene ölümsüzlük vaat eden bir pınar... Bu pınarın suyundan içerek ölümsüzlüğe kavuşan, ama nedense ölümsüz olmaktan pek hoşnut olmayan bir aile... 
Gün gelir pınarın başına bir genç kız gelir. Ölümsüz Aile, yani Tuck'lar, bu güzel kızın, pınarın suyundan içmesine engel olmak; akıp giden dünyanın, sürekli değişen bir doğanın parçası olmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu kanıtlamak zorundadır. 
Ölümsüz Aile geçtiğimiz yirmi yıl içinde milyonlarca çocuğa ulaştı; birçok dile çevrildi, hem Amerika'da hem de Avrupa'da okullarda okutuldu. Çocuk edebiyatının bu unutulmaz klasiği, nihayet Türk çocuklarının beğenisine sunuluyor. 
108 Sayfa 
13. Goethe - Genç Werther'in Acıları 
Evrensel boyutlara ulaşmış ünüyle bugün dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri sayılan Goethe, henüz yirmi beş yaşındayken yazdığı Genç Werther'in Acıları'nda, kısa bir süre önce Charlotte adlı genç bir kadınla yaşadığı mutsuz ilişkiden yola çıkmıştı. Edebiyat dünyasına, karşılıksız aşkıyla intihara sürüklenen "Romantik kahraman"ı armağan eden bu büyüleyici mektup-roman, şiirselliği ve yaşama tutkulu bakışıyla okuyucuları mıknatıs gibi kendine çekmişti.
Almanya'da bütün gençliği etkisi altına alan romanın, birçok intihara neden olduğu, Werther'in giydiği mavi frak, sarı yelek ve çizmelerin döneminde moda yarattığı, Napoléon'un bile kitabı sürekli yanında taşıdığı söylenir.
Son derece duyarlı ve tutkulu bir genç ressam olan Werther'in, düşsel dostu Wilhelm'e yazdığı mektuplardan oluşan Genç Werther'in Acıları, edebiyatta akılcılığın yerini alan duygusallığın bir başyapıtıdır. 
164 Sayfa 
14. Uğur Koşar - Yüzleşme
Her şey Bilge Varlık ile karşılaştıktan sonra değişmeye başlamıştı... Beni yorgun kılanın hayattan öte taktığım maskeler ve zihnim olduğunu öğrendim... Ve hala toplumun büyük çoğunluğu yüzleşmekten çekindiği için maskeleri ile yaşamı kendine zehir etmekte, cesur olan küçük azınlık ise kendi özüne dönerek dünyada kendi cennetine kucaklamakta, İşte tam şu anda kendini bahsedilen çoğunluğa mı, yoksa cesur olan azınlığa mı ait hissedeceğine karar vermek üzeresin. Biliyorum ki sen yaşamın en güzel yerinde soluk almayı hak ediyorsun!
128 Sayfa 
15. George Orwell - Hayvan Çiftliği 
İngiliz yazar George Orwell, ülkemizde daha çok Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş bir diğer çok ünlü eseridir. 1940'lardaki "reel sos­yalizm"in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında yergi türünün başyapıtlarından biri olarak kabul edilir. 

Hayvan Çiftliği'nin başkişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirir. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturur; ama devrimi de yine onlar yolundan saptırır. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin'i simgelediği açıktır. Diğer kahramanlar gerçek kişileri çağrıştırmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir. 
Altbaşlığı Bir Peri Masalı olan Hayvan Çiftliği, bir masal anlatımıyla yazılmıştır; ama küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değil, çarpıcı bir politik taşlamadır. 
160 Sayfa 
16. Albert Camus - Yabancı
"Albert Camus"nün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alan "Yabancı", aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen olduğu bir "varlık"ın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi "Meursault", bir simge kahraman değildir, "adı" olmayan bir "Yabancı"dır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma... Camus'yle buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır. "Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir," der Camus. Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir.
119 Sayfa 
17. Dostoyevski - İnsancıklar 
Yıl 1846'dır. Genç Dostoyevski, ilk romanı İnsancıklar'ı tamamlar tamamlamaz ev arkadaşı yazar Grigoroviç'e okutur. Grigoroviç o kadar heyecanlanır ki birkaç kez kalkıp Fyodor'un boynuna sarılmak ister; fakat arkadaşının aşırı duygu gösterilerinden hoşlanmadığını bildiği için yapmaz. Grigoroviç ertesi gün romanı yazar ve yayımcı Nekrasov'a götürür; kitaptan çok etkilenen Nekrasov da eleştirmen Belinski'ye... "Yeni Gogol doğdu!" der, Nekrasov, daha kapı ağzında. Aynı günün akşamı, Belinski'ye tekrar uğradığında onu heyecan içinde bulur: "Nerede kaldınız? Nerede bu Dostoyevskiniz? Genç mi? Kaç yaşında? Hemen getirin bana onu!" 
Belinski'nin evine getirilen yirmi üç yaşındaki genç yazar, daha sonra orada olanları şöyle anlatacaktır: "Ve işte... beni onun yanına götürdüler. Belinski'yi birkaç yıl önce heyecanla okumuştum, ama bana ürkütücü ve sert gelmişti ve benim İnsancıklar'ımla alay edecek diye düşünüyordum. Beni çok saygılı ve ağırbaşlı bir şekilde karşıladı; ama daha bir dakika bile geçmeden her şey bambaşka oldu... Ateşli ateşli, alevli gözlerle konuşuyordu. "Siz kendiniz anlıyor musunuz?" diyordu bana tekrar tekrar, alışkanlığı olduğu üzere bağırarak, "Ne yazmış olduğunuzu anlıyor musunuz?.. Bütün bu korkunç gerçeği, bizlere göstermiş olduğunuz bu gerçeği siz mi düşündünüz? Olamaz, sizin gibi yirmi yaşında birinin bütün bunları anlamış olmasına imkân yok... Gerçeği keşfetmiş ve bir sanatçı olarak ilan etmişsiniz, size bir yetenek verilmiş, yeteneğinizin değerini bilin ve emin olun, siz büyük bir yazar olacaksınız." 
Yıl 2013. 167 yıl sonra Dostoyevski her kuşağın başucu yazarlarından olma özelliğini koruyor ve İnsancıklar, onun dünya edebiyatına ilk armağanı... 
157 Sayfa 
18. Knut Hamsun - Açlık 
Norveçli büyük romancı Knut Hamsun'un kişiliğini ve ününü oluşturan en büyük romanı Açlık'tır. Ünlü bir yazar olma sevdasıyla yanıp tutuşurken, bir yanda da açlıkla pençeleşen bir gencin, gerçekten duygulandırıcı öyküsü olan bu kitap, dünya edebiyatının başyapıtları arasında anılmaktadır. Behçet Necatigil'in usta kaleminden, örnek bir çeviri okuyacaksınız bu ciltte. 
160 Sayfa 
19. Dostoyevski - Kumarbaz
Dostoyevski yayıncısı ile yaptığı bir kontrat yüzünden Kumarbaz'ı yirmi beş günde yazdı. Acelesi yüzünden romanı kendi eliyle yazmayan Dostoyevski, bir stenograf tutmuş; Anna Grigoryevna adlı bu genç kadınla daha sonra evlenmişti. 
197 Sayfa 
20. William Shakespeare - Fırtına
William Shakespeare (1564-1616): Oyunları ve şiirlerinde insanlık durumlarını dile getiriş gücüyle yaklaşık 400 yıldır bütün dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren efsanevi yazar. 1611 yılında yazıldığı tahmin edilen ve Shakespeare'in tek başına yazdığı son oyun olduğu düşünülen 
Fırtına, yazarın son dönemine ait dört romanstan (Pericles, Cymbeline, Kış Masalı, Fırtına) biridir. Bu mucizevi oyun, On İkinci Gece gibi ana olay örgüsünün bir parodisini sunan bir alt olay örgüsüne, Aşkın Emeği Boşuna gibi masque ve oyun-içinde-oyunlara, Bir Yaz Gecesi Rüyası gibi doğaüstü öğelere, ahengi temsil eden bir müziğe sahiptir. Bu son oyunla Shakespeare'in bütün eserleri Türkçede ilk kez Hasan Âli Yücel Klasikleri'nde tamamlanmış oluyor. 
136 Sayfa 
21. Marc Van De Mieroop - Hammurabi
Hammurabi (saltanatı M.Ö. 1792-1750), günümüzde en az gelişmiş bölgelerden biri olarak görülse de bir zamanlar dünyanın en ileri toplumlarına ev sahipliği yapan Mezopotamya'nın gelmiş geçmiş en büyük şahsiyetlerinden biridir. 
Güçlü Elam'ın uzaktan gözetimi altında birbiriyle sürekli çekişen irili ufaklı onlarca Mezopotamya şehir devletinden biri olan Babil'in kralı olduktan sonra uzun bir süre kendisi de bu iktidar savaşı içinde yer almıştır. Ancak zamanla idareci olarak sergilediği adil yönetim, diplomat olarak izlediği akıllı strateji ve savaşçı olarak gösterdiği başarıların etkisiyle Basra Körfezi'nden kuzeye doğru Mezopotamya'nın büyük bir kısmını ele geçirip tek devlet çatısı altında birleştirmiş, böylece bölgesinde şehir devletinden teritoryal devlete geçişin öncüsü olmuştur. 
Fakat onu bugünlere taşıyan asıl başarısı savaşçılığı değil, yaklaşık 300 yasadan oluşan ve kendisinden önce kanun derlemeleri yapan hükümdarlardan farklı olarak ülkesinin çeşitli yerlerine diktirdiği dikilitaşlarla kamuya ilan ettiği Hammurabi Kanunlarıdır. Kanunlarının temel mantığının çoktandır terk edilmiş olan "göze göz, dişe diş" yaklaşımı olması, onun kendini adil bir kral olarak görmesini ve adaleti hükümdarlığının asli unsurlarından biri olarak kabul etmesini engellememektedir. 
Hammurabi'nin aynı zamanda bu algıyı halkına ve sonraki nesillere başarıyla aktardığı da ortadadır.
Gerek bu açıdan, gerekse eldeki bilgi ve malzeme açısından Hammurabi, yazarın sözleriyle, belki de biyografisi yazılabilecek ilk insanoğludur. 
172 Sayfa 
22. Paulo Coelho - Simyacı 
Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye'de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlâna'nın ünlü Mesnevî'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir "klasik" yapıt haline geldi. 
Simyacı, 
İspanya'dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir "nasihatnâme"; "Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?" gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor. 
Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp, güneşin doğuşunu izlemeye benziyor. 
166 Sayfa 
23. Alexandre Dumas - Monte Cristo Kontu
Yayımlandığı 1845 yılından bu yana büyük ilgi gören Monte Cristo Kontu, ünlü 
Fransızyazar Alexandre Dumas'nın başyapıtları arasında anılır. 
Romanın kahramanı Edmond Dantes, bir iftira sonucu kapatıldığı korkunç İf Şatosu Hapishanesi'nde, yaşamının son günlerine yaklaşan eski bir mahkûm olan Rahip Faria ile tanışır. İki mahkûm, kazdıkları bir tünel aracılığıyla birbirlerinin hücrelerine ulaşabilmektedir. Dantes'ye pek çok şey öğreten Rahip Faria'nın ölümü, Dantes'nin bir ada üzerine inşa edilmiş bu hapishaneden kurtuluşunu da sağlayacaktır. 
14 yıllık mahkûmiyetin ardından mucizevi bir şekilde hapis hayatı sona eren Dantes, Rahip Faria'nın verdiği krokiyi kullanarak Monte Cristo Adası'ndaki hazineyi bulur ve "Monte Cristo Kontu" olur. Bu gizemli Kont, maceradan maceraya atılacak, kendisine iftira edenleri birer birer cezalandıracaktır. 
128 Sayfa 
24. İlhami Algör - Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku 
"Her şeyin iyi gittiğini nerden çıkarıyorsun?" dedi. "Herif rüzgârı kendinden menkul uçurtmanın teki. Ara sıra telleri takılır gibi kadına geliyor gece yarısı." "Fakat Müzeyyen, bu derin bir tutku," dedim. Tırsmaya başlamıştım. Haklı olabilirdi. "Evet, biraz sapık ve tek taraflı bir tutku," dedi, arkasını dönüp gitti. Hikâyeye göre adam, kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, eve sığmıyor... Bülbülün çilesi, yazarın zulası... İnceden sarma bir sigara, inceden bir bardak... Jak Danyel isimli bir şişe, Hicran isimli bir yara, tuhaf isimli bir roman. Kafamız iyi, açmayın kapağı, biz böyle iyiyiz.
İlhami Algör, alelacayip aşkların ve oyunbazlığın, hüzünlü dolambaçların yazarı. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, İtalyan Yokuşu'ndan aşağı, rüzgâra asılıp Tophane'ye inen roman. Avaramu! 
65 Sayfa 
25. Ferit Edgü - Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı 
'Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı, yalnızlığın romanı, dostluk özleminin, iyi insan özleminin romanı. Ferit Edgü, Çakır'ı anlatırken, su yolunda kırılan testileri anlatırken, hepimizin yalnızlığını, hepimizin dostluk özlemini dile getiriyor. Şu iyice bunaldığımız koşullarda... Ve yalnızlığa, dostluğa, iyiliğe denk düşen bir anlatımla... Bir de bakıyorsunuz... Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı, günümüz Türkiyesi'nin gayriinsanileşmiş durumunun izdüşümü oluvermiş...'
Fethi Naci 
110 Sayfa 
26. Richard Bach - Martı Jonathan Livingston 
Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı.
Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu. 
152 Sayfa 
27. Tolstoy - İtiraflarım 
Bir seyyahla, onun çölde karşılaştığı yırtıcı hayvanları anlatan o şark masallarını kim bilmez ki. Seyyah, hayvandan kurtulmak için susuz bir kuyuya atar kendini. Orada, kuyunun dibinde bir ejderha görür. Onu yutmak için ağzını açmıştır. Yırtıcı hayvan tarafından parçalanmamak için yukarıya çıkmaya cesaret edemezken ejderha tarafından da yutulmamak için aşağıya atlayamayan bu zavallı, kuyunun duvar taşları arasındaki bir dalı yakalar ve ona sımsıkı tutunur. Elleri uyuşur ve az sonra, her iki tarafta bekleyen felaketin kucağına düşeceğini hisseder, ama hala sımsıkı yapışıp durmaktadır dala. O sırada biri beyaz biri kara iki farenin onun tutunduğu dalın çevrisinde dolaşıp dalı kemirmekte olduklarını görür. Birkaç dakikası vardır. Dal kopacak ve o da canavarın ağzının içine düşecektir. Seyyah bunu görür ve kurtulma şansının olmadığını bilir. ama havada debelendiği sürece, çevresine bakınmaktadır. Çalının yapraklarından bal damlaları görür. Dilini uzatıpbunu yakalamaya koyulur. işte ben de aynı, beni parçalamaya hazır olduğunu bildiğim halde, hayatın dallarına tutunuyorum ve bu azaba niye düştüğümü bir türlü aklım almıyor ve şimdiye kadar bana teselli vermiş olan balı emmeyi deniyorum. Ama bal bana tat vermez oldu artık; beyaz ve siyah fareler gece gündüz tutunduğum dalı kemirmekteler... 
95 Sayfa 
28. Gabriel Garcia Marquez - Kırmızı Pazartesi 
Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Márquez'in 1981'de yayımlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsü. Hem Kolombiya'da, hem de yayımlandığı dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkede sarsıcı etkileri olmuş bir roman. Usta yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını aktarıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar'ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli. Kırmızı Pazartesi, yalnızca bir cinayetin arka planını değil, bir halkın ortak davranış biçimlerinin potresini de çiziyor. Böylece, sonuna dek ilgiyle okuyacağınız bu kısa ve ölümsüz roman, bir toplumsal ruhçözümü niteliği de kazanmış oluyor. 
111 Sayfa 
29. Barış Bıçakçı - Bizim Büyük Çaresizliğimiz 
Sıkı bir dostluk... Aslında hikâye onların hikâyesi, Ender'in ve Çetin'in... Günün birinde hayatlarına bir genç kız girer. Şimdi düşünme, hatırlama ve kendini didikleme zamanıdır. 
"Nihal'e başından beri olduğumuzdan farklı göründük. Böyle gerekmişti. Koruyucu, kollayıcı, soğukkanlı, ne yap­ması gerektiğini bilen, Nihal düzgün yürüsün, üniversiteyi uzatmadan bitirsin, yaşadığı felaketten makul adımlarla uzaklaşsın diye asfalt döşeyen iki orta yaşlı, deneyimli er­kek. Biri göbekli, diğeri kel." 
Barış Bıçakçı, bu çağa özgü lâf kalabalığından; dil, duygu, düşünce kirliliğinden paçalarına tek damla çamur bulaştır­madan çıkabilen, şaşırtıcı bir içışığı cömertçe yayan bir ya­zar. Nefes alır gibi, su içer gibi yazıyor 
167 Sayfa 




Buraya tıklayarak beni GFC takibine alabilirsiniz ve beni Instagram, Twitter gibi sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın !

Yorumlarınızı bekliyorum :) Sevgilerimle
Paylaş:
Devamını Oku

11 Aralık 2015 Cuma

Kafanızı Dağıtmaya Bire Bir 35 Çok İlginç İnternet Sitesi

1. Bugün Burada 


İçinde bulunduğunuz günü belirten interaktif bir zaman çizelgesi. 

2. İki Dakikalık Boşluk 
Yaptığınız her şeyi bırakın ve 2 dakika boyunca sadece dalga seslerini duyarak rahatlayın. Farenizi oynattığınız veya klavyede bir tuşa bastığınız anda süre baştan başlıyor. 
3. İpek Dalga 
Bu sitede kendi sanatınızı icra ederken huzur verici sesler dinliyorsunuz. 
4. Düşünce Odası 
Tüm aletleri bırakın ve sadece düşüncelerinizle baş başa kalın. Dertlerinizi durum kutusuna yazın ve onları yıldız gibi patlayarak yok olmasını izleyin. 
5. Yağmur Havası 
Sadece oturun ve yağmuru dinleyin. 
6. Ton Matriksi 
Küçük karelere tıklayın ve eğlenmeye başlayın. 
7. Yılan Balığı Tokatı 
Buna ne kadar ihtiyacınız var bilmiyoruz ama adamın yüzünde yukarı aşağı inerek ona bir yılan balığı ile vurun ! 
8. Picasso Kafası 
Picasso'ya özgü kafalar yaratın ve kübizmi biraz daha yakından tanıyın. 
9. Nebula Boya 
Uzayı istediğiniz gibi boyayabileceğiniz eğlenceli bir site. 
10. Heeeeeeeey 
1990lardaki gibi bir parti için girin! 
11. Zıplayan Kediler 
Sadece rastgele zıplayan kediler. Arka plan rengi de sürekli değişiyor, başka yere bakmak çok zor. 
12. Cray Makinesi 
Küçük harfler hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı. 
13. Jackson Pollock Gibi Boyayın 
İçinizdeki marjinal sanatçıyı ortaya çıkarın. 
14. Sallanan Güzellik 
Saçma bir şekilde hava ile sallanan figürlerin internet versiyonu. 
15. Diktörgen Avcısı 
Ünlü Mandelbrot setini keşfetmek için kareleri sürükleyin. 
16. Düşüyorum Düşüyorum 
Sadece düşmesine izin verin. 
17. Mars Aracı 
Mars'ın yüzeyini keşfedin. 
18. Sessiz Yer 
Hiç bir bildirim yok, sadece sessizlik. 
19. Bir Çizgi Uçurun 
Farenizi takip eden bir ip. 
20. Sonsuz İlginçlik 
Flickr'dan bitmeyen ilginç fotoğraf serisi. 
21. Boşluğu Patlatmak
Boşluğu patlatmak, çok felsefik değil mi? 
22. Karanlıktaki Adam
Bu garip sitede çekici bir şey var, belki de ölümlü olmamızı hatırlatması. 
23. Lucio Fontana 
Bu site ünlü sanatçı Rafael Rozeendal'ın eserlerini ilginç bir deneyim için kullanıyor. 
24. Parçacıklı Nokta Sıralayıcı 
Deneysel ses oluşturma programı. 
25. Mürekkep Kabarcıkları 
Linkleri su kabarcığına dönüştürün. 
26. Sıvı Parçacıklar 
Sıvı parçacıklar yaratmak ve dağıtmak için farenizi kullanın. 
27. Nikotinin Sırları 
Rastgele bir şey ama çok güzel. 
28. Drawminolar 

Dominoların devrilmesini izlemenin dayanılmaz zevki. 
29. Faremi Göster 
Fareniz neredeyse biri onu gösteriyor. 
30. BYO Kaleidoskop 
Kendi Kaleidoskopunuzu yaratın! 
31. Maksimuma Koalalar 
Dairelere tıkladıkça sonsuza kadar küçüldüğünü izleyin. 
32. Zamanın İçine 
Bu sefer de tıklayarak git gide küçülen dikdörtgenler yaratıyoruz. 
33. Kanye Bölgesi 
Bu huzur verici değil ama kesinlikle eğlenceli. 
34. Şafak Odası 
Sevdiklerimize söylememiz gerekenleri dile getirebileceğimiz bir site. 
35. Son Olarak, Kırmızı Düğmeye Basın 



Buraya tıklayarak beni GFC takibine alabilirsiniz ve beni Instagram, Twitter gibi sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın !

Yorumlarınızı bekliyorum :) Sevgilerimle



Paylaş:
Devamını Oku

27 Kasım 2015 Cuma

Düz Bir Karın İçin Yemeniz Gereken 10 Besin

Düz Bir Karın İçin Yemeniz Gereken 10 Besin
Modern hayat, hızlı şehir yaşantısı, fast food beslenme, her yere araçla gitmek, masa başı çalışmak gibi nedenler göbek bölgesinde yağlanmaya neden oluyor. Peki, uzmanların en tehlikeli yağlanma çeşidi olarak değerlendirdiği göbek yağlanmasını yok etmek için neler yapmalısınız. İşte düz bir karın için yemeniz gereken 10 yiyecek.
1 - Yumurta
Kas yapımına yardımcı olur. Ayrıca içeriğindeki protein sayesinde yağ yakarak obeziteyle savaşır.
2 - Yeşil çay
İçeriğindeki bileşik linoleik asit anlamına gelen CLA'nın yağı azalttığı ve ince vücut ağırlığını arttırdığı görülmüştür. 
3 - Badem ve diğer kuru yemişler
Kas yapımına yardımcı olur ve iştahı keser. Obezite, kalp hastalığı, kas kaybı, kırışıklıklar, kanser ve tansiyonla savaşır.Günde bir avuç kadar badem karın yağları ile savaşmanız için yeterli.
4 - Yoğurt
Araştırmalara göre kalsiyum ihtiyacını yoğurt ile karşılayanlarda karın bölgesi yağlanması daha az görülüyor.
5 - Avokado
Tekli doymuş yağ içeren başlıca meyvelerden birisi olan avakado,direk karın bölgesindeki yağları hedef alıyor.
6 - Yeşil zeytin
Sindirim sistemini düzenleyen ve lif bakımından zengin olan yeşil zeytini,günde 10 adet zeytinden fazla yemek bel bölgesindeki yağı azaltmıyor tam tersi yağlandırıyor.
7-Yulaf
Bu gıda tok tutmakla kalmıyor, kısa sürede kilo vermenize de yardımcı oluyor.
Sabah kahvaltıda yiyeceğiniz yulaf ezmesi, size düşük kalori sağlayıp, uzun süre tokluk hissi veriyor.
8 - Turşu
Yeni araştırmalar bakteriler ve karın yağları arasında doğru orantı olduğunu gösteriyor.Salatalık ve lahana turşusu yiyerek bağırsaklarda biriken bakterilerden kurtulabilirsiniz.
9 - Nane
Göbek eritmede nane ile yapılan kürler oldukça etkilidir.Nane, mide için şifa verici ve yatıştırıcı bir bitki olmakla birlikte sizi zayıflatmakla kalmıyor, cildinizi içten temizliyor.
10 - Yeşil elma
İçerdiği yüksek miktarda lif sayesinde elmanın sindirim sistemimiz üzerinde oldukça olumlu etkileri bulunuyor. Bir adet elma %85 oranında su içerdiği için tokluk hissettireceğinden fazla yememenize ve düz bir karına sahip olmanıza yardımcı olacaktır.

Kaynak:www.1milyarbilgi.com


Buraya tıklayarak beni GFC takibine alabilirsiniz ve beni Instagram, Twitter gibi sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın !

Yorumlarınızı bekliyorum :) Sevgilerimle
Paylaş:
Devamını Oku

Güneş Lekelerine Pratik Çözüm Expigment

Expigment, ile ilgili görsel sonucu

Güneş lekeleri ve cilt lekeleri için uzun süredir kullandığım ve faydasını gördüğüm bir üründen bahsetmek istiyorum.

Yaz bitti artık kış geldi cilt lekeleri için kullanılacak kremlerin vakti geldi.Bu tip kremleri kışın kullanmak gerekir.Çünkü bu tip kremleri kullandıktan sonra cildimizi güneş ışığına maruz bırakmamak gerekir.

Expigment %2 Nasıl Kullanıyorum
Öncelikle açık tenliyim ve bu yüzden Expigment %2 lik olanı kullanıyorum(%4 lük çeşidi de var) %4 lük olanı benim cildimde kızarıklık meydana getirdiği için % 2 expigment kullanmak daha mantıklı geliyor.
Kremi daha çok gece kullanıyorum.Güneş ışığını en aza indirmek için, gündüz kullanırken mümkün olduğu kadar kapalı havaları tercih ediyorum ve genelde evde olduğum günlerde kullanıyorum.Evde dahi olsam mutlaka güneş kremi kullanıyorum.Güneş kremini 3 saatte bir tazeliyorum.
Gece kullanırken temiz cilde ve sadece lekelerin üzerine sürüyorum ve o şekilde yatıyorum.Sabah yüzümü yıkıyorum.
Kullanım sonucu cildinizde hafif kızarıklıklar oluşuyor, bu kızarıklıklar birkaç kullanım sonra kayboluyor.Endişelenmeyin.Daha sonra lekeler sertleşiyor ve hafif koyulaşır gibi oluyor.4.kullanımda sertleşen lekeler soyuluyor ve kayboluyor.İşte mucize lekeleriniz kayboluyor.
Expigment hamilelikte kullanılır mı?
Jinekologuma özellikle sordum.Yüz lekelerim için hamilelikte Expigment kullanılır mı? Verdiği cevap şu şekilde.
Kullanmamda herhangi bir sakınca olmadığını söyledi yine de hamileliğin ilk 3 ayından sonra kullanmak daha mantıklı olur dedi.
Işıl ışıl parlak pürüzsüz ciltler dilerim.
Expigment Fiyatı: Ortalama 7 TL



Buraya tıklayarak beni GFC takibine alabilirsiniz ve beni Instagram, Twitter gibi sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın !

Yorumlarınızı bekliyorum :) Sevgilerimle
Paylaş:
Devamını Oku

Müzik Listenizi Tazeleyecek Dinlenesi 19 Şarkı

1. Sarah Jaffe - Clementine

2. Emmelie de Forest - Drunk Tonight



3. Δέσποινα Βανδή - Έρωτα θέλει η ζωή | Despina Vandi - Erota thelei i zoi
4. Indila - S.O.S
5. Elephant - Skyscraper
6. One Republic - If I Lose Myself
7. Emmelie de Forest - Rainmaker
8. Lady Antebellum - Bartender
9. Cheryl - Only Human
10. Calvin Harris - Feel so close (Housejunkee Edit)
11. Tom Odell - Another Love (Zwette Edit)
12. One More Girl - When It Ain't Rainin'
13. ATB - Could You Believe (Airplay mix)
14. Lady Antebellum - Need You Now
15. Aynur Aydin - Life Goes On
16. Lilly Wood & The Prick and Robin Schulz - Prayer In C (Robin Schulz Remix)
17. Sia - Breathe Me
18. Krewella - Alive
19. OneRepublic - Counting Stars


Buraya tıklayarak beni GFC takibine alabilirsiniz ve beni Instagram, Twitter gibi sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın !

Yorumlarınızı bekliyorum :) Sevgilerimle
Paylaş:
Devamını Oku

Daha Verimli Bir Gün İçin Sahip Olmanız Gereken 10 Rutin

1) Güne mutlaka egzersiz ile başlayın.

Yapılan araştırmalara göre iş günlerinden önce egzersiz yapan kişilerin görünüşleri daha pozitif ve sorun çözme kapasitelerinin daha geniş olduğu görülmüştür. Vücudunuzun en az 10 dakika boyunca hareket ettirmek, beyninizi yatıştıran ve kontrolün sizde olmasını sağlayan nörotransmitlerin de hareket geçmesinde en büyük etkendir. Sabah egzersizleri enerjinizi gün boyunca en üst noktada tutmak için vazgeçilmez rutinlerinizden olmalıdır.


2) Limon suyu içmek sandığınızdan daha etkili.

En kısa sürede yatağınızdan kalkabilmek için biraz limon suyu içmek fiziksel ve mental enerjinizi keskinleştirerek daha hızlı hareket etmenizi sağlar. Aynı zamanda limon suyu midenizde besin emilimini arttırarak gün boyu doğal enerji kaynağınızı yeniler.
3) Kahvaltınıza kadar ekranlara bakmaktan uzak durun.
Sabah kalkar kalmaz ilk iş Facebook ve e-mail bildirimlerini kontrol etmekse; dikkatinizi kaybetmeye bir adım daha yaklaştınız demektir. Aman dikkat! Değerli ilk dakikalarınızı sizi daha çok sakinleştiren melodilerle birlikte geçirmenizde fayda var. Pencereden dışarı bakıp kuşları izleyerek uyanmak vakit kaybı gibi görünebilir fakat günün geri kalanında yaşadığınız odaklanma sorununuzu oldukça azaltacağına garanti verebiliriz.
4) Gerçek bir kahvaltı yapın.
Kahvaltı yapma fikri birçok insanın üşengeçlikten dolayı ikinci ya da üçüncü planı olmuştur ancak gerçek bir kahvaltı yapan insanlarda kan şekeri düzeyleri daha kararlı ve obezlik riski daha düşüktür. Sağlıklı bir kahvaltı verimli bir günün kapılarını sonuna kadar açan bir anahtardır. Kahvaltı deyip geçmeyin. Size enerji verir, kısa vadeli hafızayı güçlendirir ve daha uzun sürelerde daha yoğun konsantreye sahip olmanızı sağlar!
5) Günlük hedeflerinizi belirleyin.
Araştırmalara göre somut hedefler belirlemiş kişilerin daha büyük bir özgüvene ve daha kararlı bir kontrol mekanizmasına sahip oldukları gözlenmiştir. Küçük küçük hazırladığınız to do listler gün boyu zaman planlamanızı yapmakta en büyük yol göstericiniz olacaktır.
6) Çalışma alanınızı temiz tutun.
Çalışma alanınızın ne durumda olduğu konsantrasyon yeteneğinizi siz farkında olmasanız da büyük ölçüde etkiliyor. Dağınıklık, yapmak istediğiniz işten dikkatinizi uzaklaştıran en büyük etkendir. Konsantrasyona bağlı gerçekleşen tüm yığılma problemlerinin kökü çalışma alanınızın ne halde olduğuyla ilgilidir. Aslan yatağından belli olur diye boşuna dememişler!
7) Sabah toplantılarınızın kontrolünüzden çıkmasına izin vermeyin.
Sabahın ilk saatlerine toplantı koymak doğru bir davranış olabilir. Zihinleri yorulmamış insanların bir araya gelmesi her zaman daha canlı fikirler çıkaracaktır ancak nasıl olsa sabahın ilk saatleri diyerek tüm bir gününüzün toplantıyla geçmesine izin vermeyin. Sabah programlarınızın zaman kontrolünü sağlamak günün daha verimli işlemesini sağlayacaktır.
8) Oradan oraya koşturmayın!
Multi-tasking kişilikler yani çok fazla görevi olan insanlar her zaman bir adım öne çıkmış olabilirler ancak araştırmalara göre multi-tasking kişiler verimliliklerini ve performanslarını olduğundan daha düşük seviyede sergiliyorlar. Beyninizin bir seferde maksimum iki işe birden odaklanabileceğini unutmayın ve oradan oraya savrularak başarı kapasitenizi düşürmeyin.
9) Reddetmeyi bilin, hayır deyin!
“Hayır”, değerli sabahlarınızı koruyabilecek en güçlü kelimedir. Hayır diyebilen ve nazikçe reddetmeyi öğrenen insanların daha az zorlukla karşı karşıya kaldığı ve daha az stresli bir hayata sahip oldukları gözlemlenmiştir. Hayır kelimesini kullanmayı rutininiz haline getirmek, ruh halinizi rahatlatacağı gibi verimliliğinizi de arttıracaktır.
10) Hepsini bir araya getirin!




Buraya tıklayarak beni GFC takibine alabilirsiniz ve beni Instagram, Twitter gibi sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın !

Yorumlarınızı bekliyorum :) Sevgilerimle
Paylaş:
Devamını Oku

4 Kasım 2015 Çarşamba

3 Kasım 2015 Salı