25 Mart 2016 Cuma

Diş Gösterme, Dişiliğini Göster




















Biri hakkında ‘dişil enerjisi çok yüksek’ denildiğinde aklınıza ilk ne gelir? Çoğunlukla seksi giyimli, bir ortama girdiğinde tüm dikkatleri çekebilecek kadar cesur ve havalı bir kadın değil mi? Bu nedenle birçok kadın, dişil enerjisinin yüksek olmasının, kötü bir kadın imajı çizdiğini de düşünür. Oysa dişil ve eril enerjiler düşünülenin aksine sadece seksi ya da erkeksi olmak anlamına gelmiyor. Hem erkekte ve hem kadında bir arada bulunan bu iki enerji, cinsiyetten farklı... Öncelikle bunun ayrımını yapmak gerekiyor. Bu iki enerjinin dengeli olması ise dengeli bir yaşam için şart. Neden mi? Bu sorunun cevabını Spiritüel Yaşam Uzmanı Gülden Üner verdi.
Woman Wearing Pink Bikini Leaning on Wall

Dişil ve eril enerji neden dengede olmalı?
Aslında dişil enerji denilen kavramı sağ beynimiz gibi düşünebiliriz. Eril enerji ise sol beynimizin etkilediği bir enerji alanıdır. Normal yaşamımızda her iki beynimizi de kullandığımıza göre kadında da erkekte de bu iki enerji var demektir. Sağ ve sol beyine gelecek olursak; sağ beynimiz daha yaratıcı, daha duygusal, şefkat, merhamet, sevgi gibi duyguları yaşadığımız tarafımızdır. Sol beynimiz ise analitik, mantıklı düşünen, plan, program yapan tarafımızdır. İkisi birbiriyle tek bir bedende dengeli çalıştığında eril ve dişil enerji de dengede olur.
Woman in Purple Sweater Covering Her Face

Peki ya enerjiler dengesiz olduğunda?
Bir kadının eril enerjisi yüksek olduğunda dişil enerjiyi bastırıyor. Etrafımız erkeksi kadınlarla dolu. Neden mi? Kadınlar güçlü olmayı öğreniyor çünkü böyle olmaları gerektiği öğretildi. “Mutlaka oku, kendi paranı kendin kazan gibi” cümlelerle büyüdüler. Ayakları üzerinde durma hikayesini, ‘erili yükselt’ olarak anladık. Bu durumda ne yaptık? Dişile ait olan ne varsa onu yok sayma, bastırma eğilimine girdik. Fakat kadın ya da erkek hiç fark etmez, bu bizim hem bedensel, hem ruhsal olarak huzursuz hissetmemize sebep oluyor. Bu nedenle her ikisinin dengesi çok önemli. Erkekte de aynı şekilde olmalı. 
Eril tarafı yüksek olan kadınları nasıl tanırız? 
Woman Standing on Road

Eril tarafı daha yüksek olan kadınlara baktığımızda daha sert görünürler. Konuşmalarında, davranışlarında, beden dili hareketlerinde sert tavırlar görürsünüz. Erkeklerde dişil taraf yüksek olduğunda ise daha yumuşaklardır. Fakat bu yumuşaklık eşcinsellik olarak düşünülmesin. Bu erkekler olaylara daha duygusal tepkiler verirler. Çünkü erkeğin dişili yüksekse duygularıyla hareket eder. Hareketleri yavaş olur, içine kapanıktır. 
‘DİŞİYSEN SEKSİSİN’ İMAJINI KIRIN 
Bir kadında dişil enerji yüksekse ne tür sorunlar görülebiliyor? 
Kadınlar dişil enerjileri yüksek olduğunda tamamen duygularıyla hareket etmeye başlıyor. Bunu şöyle düşünmek gerekiyor; hayatımızla ilgili bir karar alırken çok stresli, çok mutlu ya da çok üzgün olduğumuzda aldığımız karardan pişman olma ihtimalimiz her zaman daha yüksek. Dişil yüksek olduğunda bu duyguların etkisinde kalınıyor ve sonuç istendiği gibi olmuyor. Dişilin yüksek olması özellikle karar alma sürecinde çok etkili oluyor. 
Dengeyi sağlamak için ne yapmak gerekiyor? 
Birincisi zihinsel süreçlerini anlamak önemli. Eril ve dişilin ne anlama geldiğini tam olarak idrak etmek gerekiyor. Bedensel olarak yapılan bazı çalışmalar var. Yürüyüş çok önemli çünkü hareket etmek önemli. İnsanın yaşam enerjisini bozan şey hareketsizliktir. Yaşam enerjisi bozulursa enerjilerden biri diğerinden daha dominant hale gelir. Bunun dışında ruhsal çalışmalar da yapılmalı. 
Dişiliğimizi göstermekten neden bu kadar çekiniyor, bu alanda neden bu kadar zorlanıyoruz? 
Woman Wearing White Sleeveless Shirt And White Denim Shorts

Bunlar bizim toplumsal kodlarımız. Aslında bir koruma kalkanı yaratıyoruz. Dişiliğimizi göstermemeye çalışıyoruz. Bazen kadınlar çok seksi görünebilirler fakat bu onun dişil olduğunu göstermez. Belki de bu, erillikten kurtulma çabası bile olabilir. Her gördüğünüz seksi kadın dişildir diye bir gerçek yok. Tam tersi dişiliğini ve erilliğini dengeli kullanan bir kadın çok saf ve yalın görünür. Karşıya flu mesajlar göndermez. Kendini ‘ben kadınım’ diye bağıracak sembollerle anlatmaya çalışmaz. Saçını, giyim tarzını, bedenini onaylamıştır. Kendisiyle olan kavgası bitmiştir. Bir insanın kendiyle olan kavgası bittiyse zaten dış dünyaya barış ve sevgi dolu mesajlar verir. Dış dünyaya bu mesajları verdiğinizde karşınıza da bu insanlar gelecektir. İçimde düzeni sağlarsam karşıya da bu mesajları veririm. 
Neden eril enerjinin başarı getirdiğine inanıyoruz? 
Çok fazla kalıplarımız var. En baştan beri kadınlar güçlü olmaları gerektiğine inandırıldı. Güçlü olmanın yolunun da erkek gibi görünmekten geçtiğine inandırıldık. Dış dünyaya baktığımızda erkekler daha başarılı gibi algılanıyor. 
Kadının bu durumdan kurtulması için ne yapması gerek yor? 
Erkekleri taklit etmesi gerekiyor. Bu nedenle biz dişiliği yok saymaya hatta değersiz kabul etmeye başladık. Oysa dişi çok özeldir, yaşamın kaynağıdır. Erili bir kanal gibi düşünürseniz o kanalın içerisinden yaşam suyu akacak ki o kanal işlevini yerine getirmiş olsun.
Woman Sitting on Cupboard While Drinking Coffee
Dişilikten çok diş mi gösteriyoruz? 
Kadın olmanın eziklik olduğuna inanıyoruz ve bu nedenle kadınlığımızı gizlemek için diş göstermeye başladık. Kavga ettik, tartıştık, bağırdık çünkü tepki göstererek güçlü olduğumuzu göstermeye çalışıyoruz. Oysa bir kadının diş göstermeye ihtiyacı yok, dişiliğini gösterirse zaten neye ihtiyacı varsa o gelecek. Kavga etmeden, güçlü olmaya çalışmadan başarabilecek. Güçlü olmaya çalışmayı yıkıyoruz. Güçlü olmaya ihtiyacımız yok çünkü kadının özünde erkeği bile şifalandıran bir güç var. Sadece bu gücü yaşamında aktive etmesi gerekiyor, sonrasında yaşam akmaya başlayacak. 
Geçmişte yaşayan kadınlarda, örneğin annelerimizde daha mı çok dişil enerji var? 
Evet. Örneğin Anadolu’da yaşayan kadınların bizim gibi inzivalara ihtiyacı olmuyor. Bence kendimize üzülmeliyiz çünkü onlar kadınlığını sonuna kadar yaşıyor. 
Her iki enerji de dengede olduğunda neler oluyor? 
Öncelikle oyunlar oynanmıyor. Mesela şu an kadınlar ne yapıyor? Bir ilişki yaşadığında hemen taktikler geliştirmeye başlıyor. Örneğin sevgilisi aradığında “hemen açmayayım” diyor. Bu, ‘kendime güvenmiyorum’ mesajıdır aslında. Oyunlar oynayarak erkeği elinde tutmaya çalışıyor. Kadın kadın gibi davranmalıdır, o telefonu açmalıdır çünkü açmak istiyordur. Eril ve dişil dengedeyse o kadın zaten telefonda öyle konuşur ki; o adam onu tekrar aramak için yanar, tutuşur. Kadının enerjileri dengede olduğunda adama bakar ve “Bu adam benim erkeğim olacak” der. Kadında olmayan erkekte olandır, erkekte olmayan da kadında olandır. Sadece bunun için erkek ve kadın birbirlerini istemelidir. “Bende olmayanı senden istiyorum, sen de olmayanı da sana sunuyorum” dediğinizde ilişki başlıyor.
Woman in White Top Posing for PictureGÖKYÜZÜNÜ GÖREMEYEN KADINLAR 
Düzenli olarak ‘Tanrıça İnzivaları’ ismiyle çalışmalar yapıyorsunuz. Bu inzivalar nasıl ortaya çıktı? 
Bu projeye bir toplantı esnasında “Neden kadına hizmet etmiyoruz?’” sorusuyla başladık. Kadının derdi ne? Kadın olamamak aslında. Kendiyle, kendi özüyle bir ve bütün olamamak. Korkularla yaşamak. Kadınlar neden korkuyor? Yalnız kalmaktan, terk edilmekten, aldatılmaktan, yetersiz olmaktan... Bu korkularla ne kadar yaşanabilir? Sonra bu korkulara dayanılamayacak bir an geliyor ve beden alarm vermeye başlıyor. Çeşitli hastalıklar ortaya çıkıyor. Aslında o sırada vücut “Kendin ol ve kadın ol” diyor. Kadına özgü olan yaşam enerjisini bedeninde aktive etmeye başladığında her hücre iyileşme gösterir. Ama kadınlar kendini küçücük bir kibrit kutusuna hapseder ve yaşamı ondan ibaret sanır. Bu durum ise bütün hayatına mal olur. Bundan yola çıkarak kadınlar kendini aşabilsin, bu kibrit kutusundan çıkabilsin istedik. İnzivalar da böyle ortaya çıktı. 
Neler yaşanıyor orada? 
İnzivaya katılan kadınlar iki gün boyunca her şeyden uzaklaşıyor. Katılımcı sayımız 10 kişiyi geçmiyor. Çünkü bu inzivalarda her ruha temas etmek gerekiyor. Hep birlikte ruhsal çalışmalar yapıyoruz. İnzivadan bir ay sonra katılımcılarla özel bir seans uyguluyoruz çünkü yaptıklarımızı kontrol etmek istiyorum. Bu seansta zorlandığı durumları ortaya koyuyoruz, neler değişti, bunları bulmaya çalışıyoruz. 
Daha çok kimler katılmak istiyor? 
Çoğunlukla plaza kadınları... Ben bu kadınlara, ‘Gökyüzünü Görmeyen Kadınlar’ diyorum. Yaşamı unutmuş, bilgisayarı ve cep telefonu adeta bir organ haline gelmiş kadınlar katılıyor.
Woman in White Off Shoulder Shirt and Black Frame Sunglasses 
YATAKTAKİ DİŞİ 
Dişil enerji yatağa nasıl yansıyor? 
İnsanların yanıldığı şey; dişil enerji aktive olduğunda yatakta enteresan şeyler yaşayacaklarını düşünmeleri. Sevişmek özel bir şeydir. Sevgiyi saf bir şekilde aktarmanın en güzel yoludur. Asıl olan sevişmektir. Boşalmak için sevişmek değil. Önce sevişeceksiniz, iki ten birbiriyle uyum halinde olacak ki, kadın kadınlığını, erkek erkekliğini hissetsin. Evrende bir ve bütün olmak gibi. Dişil olmanın seksi olmakla ilgisi yok, bunun anlaşılması gerekiyor. Dişil olmak kendin gibi olmak demektir. Seksi görünmeye çalışan kadının sanıldığının aksine erili yüksektir. Çünkü seksi göründüğünde karşıdaki cezbedeceğini düşünür. Dişili dengede olan kadın olduğu gibi olur. Sade ve saftır ama çok çekicidir. 
Erkek kadının dişil enerjisini nasıl besleyebilir? 
Cinsel ilişki burada çok önemli. Erkeğin cinsel ilişki esnasında güçlü olması gerekiyor. Boşalma derdinde olmamalı ve kadını doyurmaya dikkat etmeli. Böyle davrandığında kadının dişil enerjisi aktive oluyor, bütün bedeninde dolaşmasını sağlıyor. Erkek yatakta ne kadar güçlüyse, kadın o kadar aktif oluyor. Erkeğin de kadından enerji almaya ihtiyacı var. 



Buraya tıklayarak beni GFC takibine alabilirsiniz ve beni Instagram, Twitter gibi sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın !

Yorumlarınızı bekliyorum :) Sevgilerimle

Paylaş:
Devamını Oku

İlişkileri Bitme Noktasına Getiren Davranışlar

Man in Black Long-sleeved Shirt and Woman in Black Dress

İşte ilişkilerdeki 9 kusurlu hareket:



1- Partnerine karşı şiddet uygulayarak ilerlemesini engellemek.

2- Partnerinin kişisel gelişimine engel olmak. 
3- İktidar yarışına girmek, “ben senden üstünüm,” mesajı vermek. 
4- Kasten ilişkinin kurallarında hileye başvurmak.
5- Partnerine karşı şiddet uygulamak.
6 -Partnerinin kontrolünü kaybetmesine neden olmak. 
7- Olayları bırakıp kişilerle uğraşmak,
8 - Partnerinin kariyer yapmasının önüne geçmek.
9 - Çirkefleşmek.
Man and Woman Kiss Each Other

İlişki başladıktan sonra bunlara dikkat!

- Hakaret ediyorsanız, aşağılıyorsanız,

- Şiddet gibi insanlık dışı tutumlar gösteriyorsanız,

- “Biz” yerine “ben” kelimesini çokça kullanıyorsanız,

- Partnerinizin kişisel ve kariyer gelişimine engel oluyorsanız,

- Aldatıyorsanız ya da yalan söylüyorsanız,

- Hata yapıp kusuru karşı tarafa yüklüyorsanız,

- Psikolojik baskı uyguluyorsanız,

- Kendinizi ondan üstün görüyor ve öyle davranıyorsanız,

- Partnerinizin toplumdaki itibarını zedeleyici eylem ya da söylemlerde bulunuyorsanız, oyun dışı kalırsınız yani ilişkiniz biter!







Buraya tıklayarak beni GFC takibine alabilirsiniz ve beni Instagram, Twitter gibi sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın !

Yorumlarınızı bekliyorum :) Sevgilerimle
Paylaş:
Devamını Oku

19 Mart 2016 Cumartesi

18 Mart 2016 Cuma

18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü



Seneler önce sanırım 2002 yılı idi Çanakkale Şehitliğini görme fırsatım olmuştu ve her adımda ağlamaklı olmuştum. Her Türk insanın mutlaka oraya gitmesi gerekiyor ama günümüzde tatil yerlerine gidilir aylar önce rezervasyonlar yaptırılır ama Çanakkale unutulur:( Lütfen bu yaz bir de Çanakkale'ye gidin ve Atalarımızın bu ülke için nasıl savaştığını anlamaya çalışın. Tüm ölen şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum huzur içinde yatsınlar.
Paylaş:
Devamını Oku

Mim: Kişisel Blog Yazarları Ne Düşünüyor?

Beni mimleyen Dremella' ya çooooooook teşekkürler :)Onun mimine buradan ulaşabilirsiniz.

1. Yakın çevrenizdeki insanlara bloğunuzdan söz ediyor musunuz?

Bloğumu ailem ve yakın arkadaşlarım biliyor. Bloğum hakkımda konuşmak ve bak bugün şu kadar üyem var demek çok zevkli :)

2. Neden blog yazıyorsunuz?

Uzun zamandır blog yazıları okuyorum ve ben de ben neden yazmıyorum dedim kendi kendime. Kullandığım ürünler, okuduğum kitaplar, izlediğim filmler, dekorasyon, moda-alışveriş, diyet-sağlık ve ilişkilerle ilgili hayata dair tatlı bilgilerin yer aldığı bir blog açmaya karar verdim ve kısa süre içerisinde 300 küsür üyeye sahip oldum. Bu beni çok mutlu ediyor :) 
3. İlk yazınız ile son yazınız arasında nasıl bir fark var? 
İlk yazılarımla son yazılarım arasında mutlaka bir fark var evet bu ne kadar antreman o kadar kendinizi daha çok kondisyonlu hissetmenize benziyor. İlk yazılarda özellikle ürünler hakkında olan yazılarımda biraz daha cümleler kısa şimdi daha detaylı yazıyorum. 
4. Blog yazmak normal yaşantınıza ne kattı? 
Blog yazmak kesinlikle sorumluluk bir gün dahi bloğunuzu unutursanız bu kesinlikle bloğunuza yansıyor. O yüzden ben sabah kalktığımdan itibaren bloğum için çalışıyorum ihmal etmemeye gayret gösteriyorum.Blog yazdıkça kendimi mutlu hissediyorum ve gelen yorumlara cevap vermek benim hayatımın bir parçası oldu artık :) Takipçilerim sizleri çok seviyorum iyi ki varsınız.Gezdiğim yerler kullandığım ürünler gittiğim bir kuaför bile bloğuma bir yayın oluşturabilir o yüzden artık daha dikkatli davranıyor ve notlar alıyorum.Blogger dünyası, insanların birbirini hiç görmeden de sevebileceğini gösteren bir dünya oldu benim için. Hiç tanımadığınız birinin mutluluğu ile mutlu olurken, üzüntüsü ile üzülebiliyoruz. 
5.Yakın arkadaşlarınıza blog yazmalarını önerir misiniz? 
Blog yazmaya başlamak kolay, sürdürebilmek zor olanı. Gerçekten bu işi para veya reklam için yapmaya başlayacaklara tavsiyem kesinlikle vazgeçin çünkü bu iş gönül işi. Bloğunuz artık sizden bir parça oluyor ve onu sürekli beslemeniz gerekiyor ihmal edilmeye gelmiyor daha önce de bahsettiğim gibi. 
6.Hangi kaynaklardan ilham alıyorsunuz? 
Küçük bir not defterim var ve gün içinde aklıma gelenleri ona not alıyorum. Sonrasında da bloğumda, notlarımla ilgili yayınlar hazırlamaya çalışıyorum.Blog yazmaya başladığımdan beri fotoğraf makinem benim en yakın arkadaşım. Bloğum için kullandığım ürünler, gittiğim yerler, okuduklarım, izlediklerim gibi şeyler bana ilham olabiliyor. 
7.Diğer blog sahipleri ile iyi iletişim kuruyor musunuz? 
Blog dünyasına girdim gireli çok güzel dostluklarım oluştu beni sevip takip edenlerim var artık ve onlarla güzel bir iletişim halindeyiz. Yorumlar yazıyoruz birbirimize birbirimizi tanımasak bile kalplerimiz bir. 
8.Şikayetçi olduğunuz konular var mı?
Bir blog kolay yaratılmıyor gerçekten çok yorucu bir süreç. Önce fotoğraflamak sonra onları editlemek ve yayın haline çevirmek gerçekten yorucu. O yüzden olumsuz ve kötü yorum yapanlar bir kez daha düşünün diyorum. Bir de emek hırsızlığı var. Bir emeği, kendi emeğiniz gibi göstermenin hırsızlıktan farkı olamaz. Kendimize yapılmasından hoşlanmayacağımız hiçbir şeyi, başkasına da yapmamalıyız. 
Eğer yapmak isterseniz. Yahut yapmadıysanız bu listedekiler mimlendi:







Paylaş:
Devamını Oku

17 Mart 2016 Perşembe

Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantı

Foot Doctor Koku Karşıtı Ayak Deodorantı, ayaklarınıza hoş bir koku verirken tüm gün ayaklarınızın tazeliğini korur ve bakım yapar. Antiperspirant özelliği sayesinde ayakta oluşabilecek problemleri engeller. Koku karşıtı ve tazeleyici etkisi gün boyu devam eder. 

Kullanım Sıklığı:

Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantı
Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantı
Kutuyu iyice çalkaladıktan sonra ayaktan 15 cm uzakta dik tutarak sıkılmalıdır. ilave koruma için, ayakkabı içine de sıkılabilir. Günlük yada gereken sıklıkta kullanılabilir.



Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantı
Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantı



Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantı
Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantı
Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantı
Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantı
Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantını yaz kış kullanıyorum kışın özellikle ayakkabılar içinde kapalı kalan ayaklar maalesef koku yapabiliyor. Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantının kokusu ferahlatıcı bir kokuya sahip. Koku gideriyor mu peki asıl nokta bu. Evet gerçekten ayak kokusunu bariz bir şekilde baskılıyor.Fiyatı piyasada yaklaşık 17 TL civarı.Yaz ve kış aradığınız ayak koku giderici bir deodorant ise ben kesinlikle bu ürünü size öneririm. Siz ne düşünüyorsunuz?
Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantı
Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantı
Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantı
Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantı


Siz Foot Doctor Koku Giderici Ayak Deodorantını denediniz mi?



Buraya tıklayarak beni GFC takibine alabilirsiniz ve beni Instagram, Twitter gibi sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın !

Yorumlarınızı bekliyorum :) Sevgilerimle
Paylaş:
Devamını Oku

Mimlendim :) Beni Tanıyın

Bugün Mimlendim :) yazısıyla karşınızdayım.
Beni Tanıyın mim daveti için Sevgili Sevda'ya teşekkürler

06.09.1977 tarihinde doğmuşum :) 


Başak burcuyum ve yükselenim de başak burcu yani hayat bazen çok zor :) 
Mükemmeliyetçi bir yapım olduğundan bazen mutlu olmak çok kolay değil ama yine de her şeye rağmen hayatı çok severim ve düşsem de kalkmasını bilirim.Hayatı kontrol etmeyi isterim ve bu durum kendime güven verir. 
Kişilik olarak nazik ve son derece hassas yapıya sahibim. 
Alıngan bir yapıya sahibim maalesef:( En ufak olumsuzluk karşısında kırılabilir ve incinebilirim. Ancak kin tutan yapıya sahip olduğumu söyleyemem Yine de kendime yapılan olumsuzlukları kolayca unutamam. 
Her zaman endişeli davranırım ve bazen takıntılı ve zorluk çıkaran yapım olduğunu söylerler. 
En sevdiğim hayvan kedi onlarla uyumak çok zevkli. Benim kedim vardı adı Prensesti ve ben onu maalesef kaybettim:( 
Yaptığım en büyük çılgınlık, herşeyimi ama her şeyimi bırakıp yeniden hayata sıfırdan başlamam. 
En sevdiğim şarkıcılar Jennifer Lopez, Ellie Goulding, Enya, Buray, Demet Akalın, Mustafa Sandal,Aynur Aydın. 
Eşim yabancı Amerikan vatandaşı. 
Evlilik zor zanaat :) 
Çocuğum yok çocuk sahibi olmak çok zor bence fiziksel bakımından dolayı değil ruhen o çocuğu büyütmek her yiğidin harcı değil bence. 
Hayat felsefem, düşsen de kalkmasını bileceksin. 
En sevdiğim yer sevdiğim insanlarla olduğum her yerdir. 
Herkese selamımı ve gülen yüzümü esirgememeye çalışırım ama bu bazen yanlış anlaşılabiliyor bizim toplumumuz için maalesef. 
Son olarak yardıma her zaman hazırımdır elimden geleni yapmak isterim. 
Kısaca ben böyleyim :) Daha fazla benim hakkımda merak ettikleriniz varsa severek cevaplayabilirim.
Mimlememek olmaz aşağıdaki sevgili dostlarımın da cevaplarını merak ediyorum


http://audreyinsekerleri.blogspot.com.tr/
http://lifestyleofsiri.blogspot.com/
http://gozdeninevinden.blogspot.com.tr/
http://caglagrmngl.blogspot.com/
http://senyokkenkackezkirmizirujsurdum.blogspot.com.tr/
http://beyazmucizeler.blogspot.com/



Buraya tıklayarak beni GFC takibine alabilirsiniz ve beni Instagram, Twitter gibi sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın !

Yorumlarınızı bekliyorum :) Sevgilerimle


Paylaş:
Devamını Oku

H&M Alışverişi

H&M Alışverişi
H&M markası kıyafet, kozmetik, ayakkabı, dekorasyon ürünlerini içeriyor. ve ben bu markaya acayip bayılıyorum tarz ürünleri var.
Geçen gün buradan satın aldığım ürünlere yer vermek istedim.İşte satın aldıklarım;
Diz kısımları yırtık bir kot istiyordum ve tesadüfen gördüm bu kotu çok sevdim fiyatı 79,99 TL
İş yerinde de kullanabileceğim bir elbise aldım fiyatı 49,99 TL:)
Ojelere dayanılır mı hiç? Foil blush oje 12,99 TL
Yüzük setine dayanamadım 29,99 TL
Bu ara takma tırnaklara taktım fiyatı 19,99 TL
Makyaj çantası 14,99 TL

Benim H&M alışverişim bu şekildeydi siz ne düşünüyorsunuz?
H&M Alışverişi


Buraya tıklayarak beni GFC takibine alabilirsiniz ve beni Instagram, Twitter gibi sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın !

Yorumlarınızı bekliyorum :) Sevgilerimle
Paylaş:
Devamını Oku

16 Mart 2016 Çarşamba

Nivea Good-bye Selülit Kremi

Kilo verme serüvenim de yanımdan ayırmadığım Nivea Good-bye Selülit Kremi'nden bahsetmek istiyorum sizlere. Bacaklarımda kilo alıp verme durumlarımdan dolayı selülit var maalesef:( Ama ben bu kremi sadece selülit için kullanmıyorum. Bu kremin ayrıca cilt sıkılaştırıcı özelliği var ve ben bu kremi günde en az iki kez göbek bölgeme ve bacaklarımda bulunan selülitli bölgelere uyguluyorum. Kullanalı yaklaşık 2 hafta oldu ve etkilerini yavaş yavaş hissediyorum. Öncelikle cildimin daha sıkı ve selülitli bölgelerde selülitte hafif bir azalma olduğunu hissediyorum.Ben şu an kilo verme sürecindeyim. Yediklerime dikkat ettiğim kadar dıştan uyguladığım ürünlerin de önemli olduğunu düşünüyorum. Nivea Good-bye Selülit Kremi de bunlardan biri.
Nivea Good-bye Selülit Kremi
Nivea Good-bye Selülit Kremi

Nivea Good-bye Selülit Kremi
Nivea Good-bye Selülit Kremi

Nivea Good-bye Selülit Kremi
Nivea Good-bye Selülit Kremi

Nivea Good-bye Selülit Kremi
Nivea Good-bye Selülit Kremi

Nivea Good-bye Selülit Kremi
Nivea Good-bye Selülit Kremi


Nivea Good-bye Selülit Kremi
Nivea Good-bye Selülit Kremi
Nivea Good-bye Selülit Kremi biraz yapış yapış bir his bırakıyor o yüzden kullandıktan sonra ellerimi yıkama isteği duyuyorum.Kokusu fena değil ama deli olmadım.Nivea Good-bye Selülit Kremini masaj yapmaya gerek kalmadan kullanabilmeniz de artısı. Bir çok selülit önleyici krem için masaj önerilir. Ama bu jel kremi sadece sürebilirsiniz masaj yapmanıza gerek kalmadan etkisini gösteriyor.Ben Nivea Good-bye Selülit Kremi'nden oldukça memnun kaldım ve tavsiye ederim.


Siz Nivea Good-bye Selülit Kremini denediniz mi?



Buraya tıklayarak beni GFC takibine alabilirsiniz ve beni Instagram, Twitter gibi sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın !

Yorumlarınızı bekliyorum :) Sevgilerimle




Paylaş:
Devamını Oku

“Bir kusurumuz var: Hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimizi sanıyoruz”





























“Doğuştan gelen bir kusurumuz var; hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimizi sanıyoruz. Bu kusurumuzu gidermedikçe, dünya gözümüze çelişkilerle dolu bir yer görünecektir. Çünkü her adımımızda, ister büyük ister küçük bir şey yapmış olalım, dünyanın ve insan hayatının, mutlu bir yaşam sürdürmeye olanak verecek biçimde tasarlanmadığını anlayacağız. İşte bu yüzden bütün yaşlıların yüzlerinde aynı ifadeyi, yani düş kırıklığını görmek mümkündür.”
Alman filozof Arthur Schopenhauer, bu sözleriyle dünyaya ve insan hayatının dünyadaki yerine hangi gözle baktığını belli etmiştir. Ona göre dünya, insanın acı çekmesi için tasarlanmış bir tiyatro oyunudur. İnsanın mutlu olabilmesi için varoluş problemini çözmesi ve kendini ortaya çıkarabilmesi gerektiğini söyler. Fakat ona göre yaşama isteği insanı bencillikten kurtaramayacaktır, insanı bencillikten kurtaracak şeyin merhamet olduğunu söyler. 
Ünlü filozofun babası, kendisinin doğumundan 16 yıl sonra, Hamburg’taki tahıl ambarının deposundaki pencereye tırmanarak kendini Hamburg kanalının dondurucu sularına atıp intihar etmiştir. Sevgisiz bir aileden gelmesinin, melankolik bir babasının olmasının ve edebiyatı iyi olan bir anneden doğmasının karakterinin oluşmasında katkısı büyüktür. Schopenhauer’ın henüz toy bir gençken tanrı inancının olduğu fakat bu inancının Avrupa’nın o zamandaki şartlarından ötürü sarsıldığı söylenir. İnançsızlığının ilk belirtilerini daha on sekiz yaşındayken ”Bu dünya tanrı tarafından yaratıldı, öyle mi? Hayır, şeytan tarafından yaratılmış olmalı.” diye yazarak gösterir. 
Filozof, on dokuz yaşına kadar babasının yakın bir arkadaşının yanında çalıştıktan sonra annesine dönmek ister ancak annesi kendisinin yanına değil, evinin elli kilometre uzağındaki Gotha’ya taşınmasını ister. Gotha’da yeni kaydolduğu okulda bir öğretmenine yazdığı alaycı şiir yüzünden okuldan atılan Schopenhauer, annesine onunla birlikte yaşayıp edebiyat çalışmalarına katılmak için yalvarır. Ne var ki, annesi Schopenhauer’ın okuldan atıldığını öğrenince deliye döner ve bugün bile Schopenhauer ile ilgili kayıtlı en şok edici mektuplardan birini genç oğluna yazar: 
”…Yaradılışını biliyorum. Sinir bozucu ve dayanılmazsın ve seninle yaşamak bana çok zor geliyor. Bütün iyi özelliklerin süper akıllılığınla kararıyor ve böylece dünya için işe yaramaz hale geliyor. Kendin hariç herkeste kusur buluyorsun. Bu yüzden etrafındaki insanları üzüyorsun. Hiç kimse böyle zorlayıcı bir tavırla düzelmek ya da aydınlanmak istemez. Hele ki senin gibi hala önemsiz biri tarafından… Bundan daha az kendin olsan ancak gülünç olurdun ama şimdiki halinle çok sinir bozucusun. Diğer binlerce öğrenci gibi Gotha’da yaşayıp eğitim görebilirdin ama bunu istemedin ve atıldın…” 


Schopenhauer’ın kişiliğinin şekillenmesinde babasının intiharı ve annesinin davranışlarının etkili olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Annesiyle ilgili yaşadığı sorunlar yüzünden yıllar sonra şöyle bir şey yazmışlığı vardır: 
”Kadınları tanıyorum. Evliliği yalnızca ihtiyaçların giderileceği bir kurum olarak görüyorlar. Babam gitgide acınacak derecede hastalanırken, basit bakım işlerini yapan sadık uşağın sevgi dolu yardımseverliği olmasa terk edilmiş sayılırdı. Babam yalnızlığında yatarken annem partiler veriyordu; babam büyük acılar çekerken annem eğleniyordu. Kadınların sevgisi böyledir!”
Arthur Schopenhauer, Weimar’da kaldığı iki yıl boyunca, bu yaşananları kabullenir. Yirmi bir yaşında üniversiteye kabul edilir. Aynı zamanda babasının ona yirmi bir yaşına geldiğinde bırakacağı mirasın da zamanı gelir ve babasının bıraktığı mirası almaya hak kazanır. Bütün bu süreçte Arthur, babasını bir melek, annesini de şeytan olarak görür. 
Tüm bunların sonucunda ise, yıllar yılı kovalar ve Arthur annesiyle yollarını bir daha hiç görüşmemek üzere ayırır. Annesiyle, son görüşmelerinden sonra, annesi tam 25 yıl yaşamasına rağmen hiç görüşmezler. 
Yıllar sonra anne ve babasını hatırlayan Schopenhauer şunları karalamıştır: 
”Pek çok erkek güzel bir yüzle baştan çıkar. Doğa, kadınları bütün güzelliklerini bir anda sergilemeye ve heyecan yaratmaya teşvik eder ama doğa kadınların bitmek bilmez masrafları, çocuk sevgisi, inatçılık, dik başlılık, yaşlanmak ve birkaç yıldan sonra çirkinleşmek, aldatma, kocasını boynuzlamak, kapris, garip meraklar, histeri krizleri cehennem ve şeytan gibi pek çok kötülüğü içinde barındırdığını gizler. Bu yüzden evliliği gençlikte alınan ve yaşlılıkta ödenen bir borç olarak görüyorum.” 
Filozof, önce üniversiteyi, sonrasında Berlin’de doktora eğitimini tamamladıktan sonra kısa bir süre Dresden’de, Münih ve Mannheim’da yaşar ve en sonunda kolera salgınından kaçarak hayatının son otuz yılını geçireceği Frankfurt’a yerleşir. Kiralık odalarda yaşar. Hiç evi, yuvası, karısı, ailesi ve yakın arkadaşları olmaz. 
Schopenhauer’ın keskin zekasıyla alakalı pek çok iddia vardır. Bir keresinde yemek yiyenlerden biri onun basitçe ”bilmiyorum” diye yanıtladığı bir soru sorar. Adam, ”vay canına, sizin gibi büyük bir bilgenin her şeyi bildiğini sanırdım” der. Schopenhauer ise günümüzde hala bilinen o cevabı verir: ”Hayır, bilgi sınırlıdır, yalnızca aptallık sınırsızdır.” 
Evlenip evlenmeyeceği sorulduğunda ise şöyle bir konuşma geçtiği rivayet edilir: 
-Bende yalnızca endişeye neden olacağı için, evlenmek düşüncesinde değilim. 
*Neden öyle olsun ki? 
-Kıskanırdım, çünkü karım beni aldatırdı. 
*Bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? 
-Çünkü bunu hak etmiş olurdum. 
*Neden? 
-Evlendiğim için. 
Schopenhauer, hayatla ilgili, gelecekteki bir ”umut” yerine ”şimdi”yi yaşamamızı öğütler. Onun arkasından gelecek olan diğer büyük bir isim Nietzsche onun kaldığı yerden devam ederek umudun en büyük kötülük olduğunu söyleyecektir çünkü umut işkenceyi uzatır. Bu yüzden düşüncelerimizi, elimizdeki tek ve gerçek hayat olan bu hayattan uzaklaştırıp hayali bir dünyaya odakladıkları için de Platon ve Sokrates’i sıklıkla eleştirir Schopenhauer. 
Ölüm kavramıyla yüz yüze gelmekten hiçbir zaman sakınmayan filozof, bunu felsefesine de doğrudan işledi. Doğaüstü inançları, öte dünya ve sonsuz yaşam merhemini ruhuna hiç sürmedi. Hayatının sonuna kadar mantığına ve gerçeklere bağlı kaldı. 
Ve onun, insanlığa bıraktığı bir miras olarak gördüğümüz bu notunu sizlerle paylaşıyoruz: 
”Ben kalabalıklar için yazmadım. Çalışmalarımı, zamanın seyrinde nadir rastlanan istisnalar olarak ortaya çıkacak düşünen bireylere miras bırakıyorum. Onlar da benim gibi ya da gemisi batıp ıssız bir adaya çıkan ve kendisinden önce aynı sıkıntıları yaşayan birinin izlerinin, ağaçlardaki bütün papağanlardan ve maymunlardan daha fazla teselli sunduğu bir denizci gibi hissedeceklerdir.” 



Kaynak: sanatkaravani.com



Buraya tıklayarak beni GFC takibine alabilirsiniz ve beni Instagram, Twitter gibi sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın !

Yorumlarınızı bekliyorum :) Sevgilerimle
Paylaş:
Devamını Oku